İktidara yönelik eleştirilerini de dile getirdi. Çelik, mevcut durumda AK Parti’nin kuruluş ilkelerinden uzaklaşıldığını ima ederek, kendisini de rahatsız eden durumlar olduğunu çeşitli platformlarda dile getirdiğini belirtti. Çelik, “Bize yapılmasını istemediğimiz şeyleri başkalarına yapmamalıyız” ilkesini hatırlatarak, 1998’de Recep Tayyip Erdoğan’a uygulanan siyasi yasağı, belediye başkanlığının düşürülmesini ve hapis cezasını o dönemde Doğru Yol Partisi’nde olmasına rağmen haksız bulduğunu vurguladı. Türkiye’nin temel sorununun, haksızlığa uğrayanın ancak kendisine yapıldığında ses çıkarması olduğunu ifade etti. Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart’taki gözaltına alınmasının kabul edilemez olduğunu ve protesto hakkının engellenmesinin onarılamaz yaralar açtığını söyleyen Çelik, AK Parti’nin de benzer süreçlerden geçerek iktidara geldiğini hatırlattı. O dönemde Erdoğan ve AK Parti’ye yapılanların yanlış olduğu gibi, bugün İmamoğlu ve CHP’ye yapılanların da yanlış olduğunu savundu. Halkın iradesiyle güç mücadelesi yapılamayacağını belirten Çelik, CHP’lilerin İmamoğlu’nun diplomasının iptali ve hapse atılmasına karşı çıkmasını ve protesto gösterileri yapmasını haklı ve demokratik bulduğunu ifade etti. Çelik, Erdoğan’ın yasaklandığı dönemde vesayet yanlılarının sevinç gösterilerine atıfta bulunarak, “Bugün bana yapılan yarın sana yapılır” uyarısında bulundu. Özellikle kendi çevresine seslenen Çelik, Ahmet’i, Mehmet’i tartışırken asıl sorunun sistem olduğunu ve gücü elinde bulunduranın kendini haklı gördüğünü, oysa haklı olanın güçlü olması gerektiğini vurguladı. Çelik, gelinen noktada Türkiye’nin iyi bir durumda olmadığını düşündüğünü sözlerine ekledi.