Ailem beni küçük yaşta

Yeni hayatıma alışmaya çalışıyordum. Boşandıktan sonra başlarda çok zorlanmıştım ama zamanla işime odaklandıkça biraz olsun toparlandım. Hayatımda kendime yer açmaya, yaşadığım acıların üzerini kapatmaya çalışıyordum. Kızım aklımdan hiç çıkmıyordu, ama her şey o kadar zordu ki… Bazen gece sessizliğinde gözlerimi kapattığımda, onu hayal eder, küçük yüzünü görmek için içimde derin bir özlem hissederdim.

Zaman geçtikçe kendime güvenim artmaya başladı. İşimle meşgul oluyordum, kendi ayaklarım üzerinde durmayı öğreniyordum. Hayatın yükünü tek başıma taşımak kolay değildi, ama her geçen gün biraz daha güçleniyordum. Çevremde birkaç dost edinmiş, yalnızlığımı onların desteğiyle hafifletmiştim.

Bir gün işten eve dönerken, sokakta yürürken birden onu karşımda gördüm. Evliliğim boyunca bana acı çektiren, en karanlık günlerimin sebebi olan o adam… Yanında kızım vardı. O an dünyam sanki durdu; kalbim deli gibi çarparken, gözlerim doldu. Gözlerimi kızımın yüzünden ayıramıyordum. Küçük elleri babasının elinde, bana bakıyordu. Korku, sevinç, pişmanlık… İçimde birçok duygu aynı anda birbirine karıştı.

Kızımın yüzünde bir yabancılık vardı. Sanki beni tanımıyormuş gibi bakıyordu. O an tüm pişmanlıklarım, kızımı bırakmak zorunda kaldığım o anlar zihnimde bir fırtına gibi döndü. Birkaç saniye durakladıktan sonra, tüm cesaretimi toplayarak onların yanına gittim. Eski eşim, beni fark ettiği an yüzündeki ifadede bir sertlik belirdi. O eski kibirli bakışlarıyla üzerimdeki kontrolünü yeniden kurmaya çalışıyordu. Ama bu defa korkmuyordum. Yüzüne bakarak, “Kızımla konuşmak istiyorum,” dedim.

İlk başta karşı çıktı, “Kızımın hayatına karışma,” diye sert bir şekilde uyardı beni. Ancak o an geri adım atmaya niyetim yoktu. Bu sefer farklıydım; artık kendi hayatımı kurmuştum, yalnızca ayakta kalmakla kalmayıp güçlenmiştim. Ona meydan okuyan gözlerle, “Bu senin kararın değil, kızımın annesiyim ve onu görmek en doğal hakkım,” dedim.

Eski eşim, kızımızın elini sıkıca tutarak bir şeyler mırıldandı ve ters ters baktı. Ancak kızımız, o küçücük elleriyle bana uzandı, yavaşça adım attı. Yüzündeki çekingen ifade, içime hüzünlü bir sıcaklık yaydı. Ona gülümsedim ve dizlerimin üzerine çöküp yüzüne baktım. Yavaşça, “Merhaba, küçük prenses. Ben annenim,” dedim. Kızım, başta biraz çekinse de yüzünde merakla bana bakmaya devam etti.

O an, ne kadar zorluk çekmiş olursam olayım, kalbimdeki o boşluğun yavaş yavaş dolmaya başladığını hissettim. Gözlerinde, onunla kaybettiğimiz zamanı telafi edebileceğimizi umut ettim. “Seni çok özledim,” diye fısıldadım, gözlerim dolmuştu.

Eski eşim bu anı fazla uzatmamam için sabırsızlanıyordu, ama bu anı kaçırmamaya kararlıydım. Yavaşça elini tuttum ve ona, “Seni yeniden görmek için elimden geleni yapacağım,” dedim. Kızımın gözlerinde beliren o küçük tebessüm bana umudumu geri verdi.

O gün eve döndüğümde, içimde yenilenmiş bir azim vardı. Hayatımda mücadele etmem gereken bir şey daha olduğunu biliyordum: Kızımı hayatıma geri kazandırmak. Onunla yeniden bağ kurmak, kaybettiğimiz zamanı geri kazanmak için her şeyi yapmaya kararlıydım. Avukatımla konuşmaya karar verdim. Önümde uzun, çetin bir yol vardı; eski eşimin tehditleri ve engellemelerine rağmen, kızımın hayatında olmaktan vazgeçmeyecektim.

Her şeye rağmen, kalbimde derin bir umut taşıyarak, kızımla yeniden bir gelecek kurmak için mücadeleye başladım…

Pages: 1 2

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *